Her şey İstanbul’da üniversite kazanmamla başladı.

Cümleye girişim biraz etkili olsun dedim 😀 Nasıl ama? Bu arada merhaba ben Su. Yazı yazarken bile gülmeden yapamadığımı fark ettim. Kimisi benim yapmacık olduğumu, rol yaptığımı düşünüyor olsa da benimle tanıştığında çoğundan “yaa gerçekten de hep gülüyorsun” cümlesini duydum. Hayatımızdan sizlere biraz bahsetmek istiyorum. 2015 Eylül ayında Ankara’dan İstanbul’a üniversite için taşınmam üzerine Kasım ayında bölüm arkadaşım Berkay ile tanıştım.

O zamanlar Berkay araba kullanan, okulun yanında birçok işte çalışan çok yoğun bir hayata sahipti. Çok nadir görüşebiliyorduk. Motosiklete aşık olduğunu her buluşmamızda dile getiriyor, yıllardır kullandığı motosikletlerin fotoğraflarını gösterip duruyordu. İhtiyaç üzerine araba almış ancak motosikleti olmadan yapamayacağına karar vermişti. Kendisine yeni bir motosiklet arayışı içerisindeydi. Bense hayatımda hiç motosiklete binmemiştim ama Berkay anlattıkça hevesleniyor, merakımdan çatlıyordum. 2016 Şubat ayına kadar süregelen bir durumdan bahsediyorum. Şubat’a kadar dememin sebebi Berkay’ın İzmir’den ikinci el kendisine uygun bir motosiklet (Suzuki – Inazuma) bulması. Gece aniden ben gidiyorum dedi. Otobüsle gidecek, ertesi gün motosikleti alıp dönecekti. Zar zor 2 gün beklemeye ikna ettim ve bende peşine takıldım. Annemi ikna etme sürecinden bahsetmiyorum bile 😀 Konuyu saptırmayalım. Tabi ben fuardan indirimli bir kask almış evde bekletiyordum. Montumu da arkadaşımızdan ödünç aldık ve toplama ekipmanla İzmir dönüşü hayatımın en soğuk yolculuklarından birisini yaşadım. Motosiklet böylelikle benimde hayatıma girdi, sittin senede çıkmaz artık.

İzmir’i boydan boya gezdik. Dönüşte Çanakkale’de bir gece arkadaşımızın evinde mola verdik. Bu mini seyahatimiz hayatımızda farklı bir boyut yarattı. Bu kadar zor şartlarda bile böyle keyif almış olmamız her şeyi mümkün kıldı ve dünyayı dolaşma hayalimiz hedefe dönüştü. İlk olarak kendi ülkemizi gezerek başlamamız gerektiğini biliyorduk ancak maddi olarak nasıl yapacağımızı bilmiyorduk.

İlkokuldayken izcilik kulübündeydim ve Kızılcahamam’a çadır kampına gitmiştik. O günden beri üniversitede hep izcilik veya kampçılık kulübünün üyesi olma hayalini kuruyorum. Şanssız mıyım, şanslı mıyım bilmiyorum ama o yıllarda üniversitenin böyle bir kulübü yoktu. Berkay’ın kendi kendine bir grup olmadan da kamplara gittiğini öğrenince ortak tutkumuz olan kampa gitmeyi de hayatımıza kattık. 2016 yılında 3 aylık yaz tatilimizde birlikte yakın bölgeleri bir iki günlük seyahatlerle gezdik, kamp yaptık. Berkay’ında dışarıdaki motosiklet kulüplerine üye olduğunu çünkü okulumuzda motosiklet kulübü olmadığını öğrendim. Ortak aldığımız bir karar ve biraz araştırma sonucu motorcular zaten kampçıdır diyerek birlikte Arel Motosiklet Kulübünü kurduk. 2017 yaz tatiline kadar seyahatlerimiz gitgide büyüdü ve yolculuklarımızı sosyal medyada paylaşmaya karar verdik. Kendimize Sonsuz Rota adında bir instagram hesabı oluşturduk. 2017 yazında hiçbir günümüzü boş geçirmek istemiyorduk ve her gün yeni yerler keşfetmek üzere 3 aylık bir rota oluşturduk. Türkiye seyahatimizden sonra 2018 yılında Balkan rotamızda 14 ülkeyi daha keşfe çıktık. Yolculuklarımız yaşadığımız sürece, paylaşımlarımızsa sizler istediği sürece devam edecek.